Mileikovsky on Nostr: Bu manyak bu kadar şeyi boşa yazmış. Demokrasi varken uğraşmayacaksın, ...
Bu manyak bu kadar şeyi boşa yazmış. Demokrasi varken uğraşmayacaksın, sonuçta demokrasinin varlığı bunca salağın varlığına işaret eder. Bu salakları da dönem dönem bir memecoin ile dolandıracaksın, keyfine bakacaksın. Bitcoinlerinizi kendi memecoininizi piyasaya sürme işleri için satın, bu memecoinle de önünüze garanti gelecek olan her kerizi silkeleyin, hayatınızı yaşayın.
#shitcoinonly
#LIBRAonly
#shitcoinonly
#LIBRAonly
quoting note1ygm…zahl![]()
Hepimiz zamanın standart bir ölçüsüne bağlı bir şekilde hareket eder, faaliyette bulunuruz.
Saniyeler, dakikalar, saatler, vs. dünyanın neresine giderseniz gidin aynı uzunluktadır (bunun görelilik teorisi ile ilgisi yoktur). Bir dakikada 60 saniye, bir saatte 60 dakika, bir günde 24 saat vardır ve bu böyle devam eder. Pratikte herkes, her yerde bu ölçü standardı üzerinde hemfikirdir. Böyle bir uzlaşı, kendimizi en verimli şekilde organize ve koordine etmemizi sağlar: “Seninle 30 dakika içinde orada buluşacağım.”, “Babama söyle, beş saat içinde gidiyoruz.”, “Bu mağaza 15 dakika içinde kapanıyor.” gibi gibi.
Almanya’ya gittiğinizi ve bir dakikada 85 saniye ve bir günde 26 saat olduğunu, ardından Avustralya’ya gittiğinizi ve bir dakikada 40 saniye ve bir günde 22 saat olduğunu düşünsenize. Her şey inanılmaz derecede kafa karıştırıcı olurdu. İki ülke arasındaki havayolu seyahati, nakliye düzenlemeleri ve zamanla ilgili diğer tüm temel iletişimler bir anda delicesine karmaşık ve gereksiz bir matematiksel Haka dansına dönüşürdü.
Şehir dışından bir arkadaşınızın sizi ziyaret ettiğini, ancak onun dakikada 85 saniyelik bir ölçüte göre koştuğunu, sizin ise dakikada 40 saniyelik bir ölçüte göre koştuğunuzu bir düşünün. Onlara zaman planınızı anlatmaya çalıştığınızı farz edelim: “10 dakika içinde yola çıkıyoruz.” Onların 10 dakikası sizin 10 dakikanızdan tamamen farklı olacaktır. Zaman ölçütleri tamamen farklı olacaktır ve bu da onlarla organize ve koordine olmayı sinir bozucu derecede zorlaştıracaktır. Herkes için tek bir standart zaman sistemi olması daha iyidir, bu şekilde zaman hakkında iletişim kurmak ve kendimizi bu sisteme göre organize etmek en kolay ve en verimli yoldur.
Saniyeler, dakikalar, saatler vs. insanlığın zaman ölçüleridir.
Para ise, insanlığın değer ölçüsüdür. Parayı kullanarak nesnelere ekonomik anlamda değer atfederiz. 2025 yılı itibariyle dünya genelinde kullanılan 180 farklı değer ölçüsü bulunmaktadır. Başka bir deyişle, bugün dünyada 180 farklı itibari para birimi kullanılmaktadır. Tüm bu itibari [fiat] para birimleri hükümetler ve merkez bankaları tarafından basılmakta, kontrol edilmekte ve manipüle edilmekte, böylece herhangi bir noktada dolaşımdaki para miktarını değiştirebilmektelerdir. Başka bir deyişle, zaman ölçüsünü manipüle etmektelerdir, ancak bu durumda söz konusu olan şey aslında değerdir. Bir hükümetin bir dakikada kaç saniye olduğunu, bir haftada kaç gün olduğunu vb. istediği zaman değiştirebildiğini düşünün. Kaos ve düzensizlik ortaya çıkardı. İtibari paralarla olan da tam olarak budur, ancak manipüle edilen ölçüt değerdir ve dünya sadece 180 farklı para birimiyle ve ülkeler arasındaki döviz kurlarıyla uğraşmak zorunda olmakla kalmaz, ki bu oldukça külfetli ve zordur, aynı zamanda dünya her bir para biriminin kendi içinde sürekli dalgalanan ölçütleriyle de uğraşmak zorundadır.
Bir ev inşa ettiğinizi ve cetveldeki santimetre miktarının her gün değiştiğini düşünün. Pazartesi günü 30 santimetre, Salı günü 35 santimetre, Çarşamba günü 25 santimetre. Sonra Perşembe günü birisi size artık santimetre ve metre yerine inch ve feet kullanmanız gerektiğini söylüyor. Cuma günü ise birisi size artık bu ölçüleri kullanmayacağınızı, “fiat” adı verilen tamamen yeni bir ölçü kullanacağınızı söyledi.
Şimdi siz evinizi inşa ederken yan komşunuzun da yeni bir ev inşa ettiğini ve sizden tamamen farklı bir ölçü biçimi kullandığını hayal edin. Bu kişiyle ev inşaatlarını koordine etmek ya da tartışmak için nelerle uğraşmanız gerektiğini düşünün. İki farklı dil konuşuyor olursunuz, çünkü iki farklı ölçüt kullanıyorsunuzdur.
Şimdi bir ev inşa etmeye çalışırken sürekli dalgalanan 180 adet birbirinden farklı ölçü birimi kullandığınızı hayal edin. Evin inşası sonsuza kadar sürer ve eğer tamamlanırsa, muhtemelen ertesi gün yıkılır. İşte dünya genelinde 180 farklı para birimi kullanmak da böyle bir şeydir.
Bu son derece verimsizdir ve açıkçası akıl almaz derecede aptalcadır. Neden dalgalanmayan, küresel olarak standartlaştırılmış tek bir ölçüm sistemi kullanmıyoruz? Dünya zaman gibi küresel olarak standartlaştırılmış ölçüm sistemleriyle en iyi şekilde çalışır. Herhangi bir ek sistem ya da ölçümdeki dalgalanma sürtünmeyi, aşınmayı, kayıpları arttırır.
Para bir değer ölçüsüdür. Bu durumda, dünya da neden tek bir standart değer ölçüsü temelinde en iyi şekilde işleyemesin? İnsanlık çapında iş birliği ve dayanışmaya giden daha uygun bir yol var mıdır? Değer için 180 farklı cetvel mi, yoksa tek bir cetvel mi?
Mantıksal olarak cevap, tek bir standart değer ölçüsüdür. Ancak, bu standartlaştırılmış ölçünün bir şeyi sağlaması gerekir: Bu ölçü, tıpkı zaman gibi, hiç kimse tarafından manipüle edilememelidir. İşte bu da ancak Bitcoin’in sağlayacağı şeydir.
Tüm bu söylediklerime rağmen, hâlâ bu konuda şüpheniz varsa, aşağıdaki paragrafları okuduktan sonra, tüm kripto paraların ve tabii ki itibari paraların neden değerlerinin sıfırlanıp yok olmaya mahkûm olduğunu tamamen anlayacaksınız. Bu, göz ardı edilemeyecek bir hakikat, inkâr edilemeyecek bir gerçeklik olarak nihai argümandır. Tüm tartışmalar burada sona erecektir.
Herhangi bir blok zinciri, temelini oluşturan token’ın başarısına bağlıdır. Kimse elinde ETH tutmuyorsa, Ethereum blok zinciri ve onun üzerine inşa edilen her şey de değersizdir. Ethereum’un bir değere sahip olması için ETH sahipleri olmalıdır. İşte Bitcoin bu şekilde tüm kripto paraları çöpe yollamaktadır.
Her piyasa katılımcısı kendi parasal değerinin en iyi saklandığı aracı elinde tutmaya güdülenir. Değerinizi daha düşük bir varlıkta saklamak, hayatta kalma şansınızı parasal olarak azalttığınız anlamına gelir, çünkü yiyecek, giyecek, barınak, eğitim, çocuklarınızın esenliği vb. için harcayacak daha az satın alma gücünüz olacaktır. Gayet açık ve net... Diğer her şey eşitken, daha fazla paranız varsa hayatta kalma şansınız daha yüksektir. Değerinizi muhafaza etmek için kesinlikle sınırlı arzı olan bir sistemden daha iyi bir seçenek yoktur. Çünkü böyle bir sistemde parasal enerjinizin değeri asla düşürülemez, seyreltilemez, çalınamaz ve yok edilemez.
Dünyada 100 ev varsa ve siz bunlardan 10 tanesini satın alırsanız, bu sistemdeki enerjinin %10’una sahip olursunuz. Eğer 100 yeni ev yaratılırsa, yine 10 tanesine sahip olabilirsiniz, ancak artık bu sistemdeki enerjinin %5’ine sahipsinizdir, bu da parasal enerjinizin değerinin düştüğü anlamına gelir. Eğer 100 ev, değişmez ve mutlak olarak sınırlı bir arz ise ve siz 10 ev satın alıp sahip olursanız, her zaman sistemdeki enerjinin %10’una sahip olursunuz ki bu da sisteme girdiğiniz andaki enerjinin %100’üne sahip olduğunuz anlamına gelir. İşte enflasyon da sizi bu şekilde soyup sömürür ve bu nedenle, kesinlikle kıt olan sabit bir para arzı, parasal enerjinizi “mükemmel” bir şekilde saklamanız için en iyi seçenektir.
Bitcoin, mutlak kıtlığı tesis etmeyi başaran ilk varlık, ödeme sistemi ve mübadele aracıdır; sadece 21 milyon adet bitcoin vardır ve özellikle de herkese açık, merkeziyetsiz bir sistemde, son derece bölünebilir bir arzla, işleyişi ve gerçekliği sürekli olarak doğrulanabilir bir şekilde, iş kanıtı yoluyla doğrudan enerji yasalarına tâbi kılınmıştır. Temel olarak Bitcoin, herkesin erişebileceği ve kimsenin kurcalayamayacağı fizik yasalarıyla uyumlu, mutlak surette kıt bir parasal sistemdir. Bu muazzam bir inovasyondur ve tam da bu nedenle Bitcoin tüm zamanların en iyi performans gösteren varlığı olmuştur. Bitcoin kesinlikle kıt olan “en iyi” parasal sistemdir çünkü kesinlikle kıt olan “en güvenilir” parasal sistemdir. Bitcoin’den daha merkeziyetsiz ya da daha güvenli bir mutlak kıt para sistemi yoktur ve dolayısıyla mutlak kıtlığını Bitcoin’den daha fazla “inandırıcı bir şekilde tesis eden” başka bir mutlak kıt para sistemi de yoktur. Tüm bunlar, parasal enerjinizi Bitcoin dışında başka bir yerde depolamayı seçerek, Bitcoin’i seçenlere kıyasla hayatta kalma şansınızı düşürdüğünüz anlamına gelir.
2009’dan bu yana tarih, yani iş kanıtı, bunun doğruluğunu ortaya koymaktadır. Eğer Bitcoin’i seçtiyseniz, satın alma gücünüzü en çok siz arttırmışsınız demektir. Bitcoin’i seçmediyseniz, seçenlere göre daha az satın alma gücü elde etmişsinizdir.
Kısacası Bitcoin’i seçmemeniz, daha az satın alma gücüne ve dolayısıyla daha düşük hayatta kalma şansına sahip olmanız anlamına gelmektedir.
Peki hangisi kulağa daha iyi bir hayatta kalma şansı gibi geliyor? Daha emniyetli ve kesinlikle kıt olan sistemi seçmek mi, yoksa daha az emniyetli ve kesinlikle kıt olan sistemi seçmek mi? Bu soru sürekli olarak piyasanın önüne getiriliyor. Aslında şu anda size de bu soru yöneltiliyor. Seçiminiz hayatta kalma şansınızı doğrudan etkiliyor. İşte bu nedenle, değerinizi nerede sakladığınız hayatta kalma şansınızı etkiler, çünkü Bitcoin tüm kripto paraları sıfıra doğru iter.
Akıllı türler hayatta kalma şanslarını artırmak için bir takım muhakeme yapma ve bağıntı kurma gücüne sahiptir. Akıllı türler topluca ölmeyi seçmezler, bu zekânın ve yaşam dinamiklerinin doğasına aykırıdır. İnsanlık akıllı bir yaşam biçimidir. Kolektif olarak hayatta kalma arzusuyla donatılmışızdır. İnsanlık hayatta kalmak istediği için ve değerinizi nerede sakladığınız hayatta kalma şansınızı etkilediği için ve ayrıca Bitcoin de değerinizi saklayabileceğiniz en iyi seçenek olduğu için, insanlık sürekli olarak diğer tüm kripto para birimleri yerine Bitcoin’i seçecektir.
Elbette, doğa, şartlarına en uygun olanın hayatta kalmasına dayanır. Bazı insanlar Bitcoin’i seçmeyecektir ve sonuçlarını öyle ya da böyle öğreneceklerdir. ETH veya Solana veya XRP veya otizm kaynaklı Dogecoin veya Milei destekli bir memecoin veya başka bir rastgele kripto para birimi satın almayı ve tutmayı seçerseniz, hayatta kalma şansınızı düşürürsünüz, çünkü bunlar en iyi ihtimalle daha az güvenli ve kıtlığı tartışılır parasal sistemlerdir, bu da paranızı orada sakladığınızda yok olma (hayatta kalamama) şansınızın daha yüksek olduğu anlamına gelir. Akıllı türler böyle şeylerden hoşlanmaz. İnsanlık bu durumdan hoşlanmaz.
Her bir kripto para ve blok zinciri, temelinde yatan token’ın başarısına bağlıdır. Değerinizi Bitcoin dışında saklamak için yaptığınız her seçim, Bitcoin’e sahip olmamanın fırsat maliyetini beraberinde getirir. Değerinizi Bitcoin dışında saklamak için yaptığınız her seçim, ölüm riskinin artmasına neden olur, çünkü diğer her şey ya 1) mutlak ölçüde kıt değildir ya da 2) mutlak kıtlığını uygulama konusunda daha az güvenilirdir ve bu iki durum da parasal enerjiniz için Bitcoin’e kıyasla daha büyük risklerdir. Yeterli zaman verildiğinde, insan türü bunu tamamen fark edecek ve alternatif kripto para birimlerinde değer depolamayı bırakacaktır, bu da Bitcoin dışındaki diğer tüm kripto para birimlerinin mutlak sıfıra mahkûm olması anlamına gelmektedir. Bu sürecin sadece 16. yılındayız ve bu tıpkı internetin 1999’daki hâline benziyor.
Ethereum, Solana ya da istediğiniz herhangi bir blok zinciri üzerine bir şeyler “inşa edebilirsiniz”, ancak gerçek şu ki bu blok zincirlerinin dayandığı token’ların her biri Bitcoin’e kıyasla oldukça düşük düzeyde bir değer deposudur ve blok zincirlerinin başarılı olabilmesi için insanların blok zincirlerinin token’larını ellerinde tutmaları elzemdir. İnsanlık, ölmekten hoşlanmamaları gibi çok basit bir nedenden ötürü daha aşağı düzeydeki değer saklama araçlarını tercih etmez, bu da Bitcoin haricindeki bir blok zincirinin token’larını tutmaktan hoşlanmadıkları anlamına gelir.
Tüm bu nedenlerden dolayı, Bitcoin hayatta kalacak ve tüm kripto para birimleri ölecektir. Eğer bu söylediklerim doğru ise her gün binlerce kripto para doğar doğmaz ve daha nicesi de yavaş yavaş ama çok sancılı bir şekilde ölürken Bitcoin’in her zaman hayatta kalması gerekmez miydi? Kesinlikle, bu hakikate gözlerinizi kapatamazsınız.
Ha, bu arada, evet, 2009’dan bu yana, binlerce kripto para (son 10 yılda tam 25 bin farklı kripto para birimi) ölüp giderken Bitcoin her zaman hayatta, hiçbir aksama yaşamadan, bizimle kaldı. Satoshi Nakamoto’nun da dediği gibi, “İş kanıtı kendi adına konuşur, açıklama gerektirmez.”
#BitcoinOnly